EĞLENCENİN YENİ ADRESİ !!!
  fıkralar
 

Kadının biri küçük çocuğunu ishal şikayeti üzerine doktora ***ürmüş. Kadın ağzında sakız ile doktorun odasına girmiş, çayını karıştıran doktora çocuğun şikayetini anlatmaya başlamış.
- doktor bey demiş, benim çocuğum ishal oldu, vallahi bir bok sıçıyor, şu içtiğiniz çaya benziyor demiş. tabi doktorun midesi bulanmış, çayı bir kenara bırakmış kadına dönüp sen hiç merak etme kadın şimdi ben çocuğuna bir ilaç yazarım, sıçtığı bok ağzındaki sakız gibi olur demiş.


- Kadın hastalıklarından rahatsız olan kadın doktara gider.
- Doktor şikayetini sorar kadın anlatır..
- Doktor kadını rahimden muayene eder
- Reçetesini yazarken duraklar kadına sorar..
- Sevk aldınızmı???
Kadın ezilir,büzülür,ellerini ovalar cevap verir..
- Ehh biraz...


Temelle Yunan askeri
Temel askerligini yunan sınırında yapıyormuş.
Temel'in canı çok sıkılıyormuş.
Yunan'a bir ıslık çalmış elleriyle "Havacı mısın?" işareti yapmış,Yunan aldırmamış.
Bir ıslık çalmış elleriyle "Karacı mısın?" işareti yapmış, Yunan aldırmamış.
Bir ıslık daha çalmış "Denizci misin?" anlamında yüzme işareti yapmış, yunan aldırmamış.
Bir ıslık daha çalmış. El haraketi yaparak "Topçu musun?" demiş, yunan aldırmamış.
Bir ıslık daha çalmış "Gözcü müsün?" anlamında dürbün işareti yapmış, yunan aldırmamış.
Nöbetler degişmiş sıra yine Temel'le Yunan'a gelmiş.
Yunan'a hadi sınıra git demişler yunan da:
- "Ben oraya gitmem. Orada bir deli türk askeri var, bana hava kararınca yüzerek gelip sana bir koyacam gözlerin fırlayacak diyor.."



BİYOLOJİ SINAVI
Biyoloji dersinden yapılacak sınav için sınıftaki herkez acayip çalışmış, notlar fotokopiler havada uçuşmuş. Daha sonra sınavın yapılacağı gün gitmişler bir de bakmışlar, ortada kağıt kalem yok sadece sıra sıra mikroskoplar.
Hocada başlarında bekliyorken demiş ki, "Bu mikroskaplarda lam'da bir böceğin bacağı var, sınavınız bacağından böceği tanımak"
Tabi hemen itirazlar ama fayda etmemiş, hoca dediği dedik. Öğrenciler mikroskopların başına geçmiş. Ama bir şey yapamıyorlar. En sonunda biri dayanamamış, kapıyı çarpıp çıkmış.
Hoca arkasından seslenmiş "Kimsin ulan sen, kapıyı çarpıp çıkıyorsun?"
Kapı hafifçe aralanmış ve bir bacak uzanmış" Tanısana hadi lan tanısana kim olduğumu"


SOSİSÇocuguna babasi güzel bir is kurmak için paçalari sivamis. Ancak oglan ***** oldugu için hiç bir isi beceremiyormus.Babasi ona ne is bulduysa hepsini elini yüzüne bulastirmis berbat etmis.
En sonunda babasi komple bir sosis fabrikasi kurdurmus. Çocugunu elinden tutup, bari isi ogrensin diye hemen fabrikadaki bir sosis makinasinin basina ***ürmüs.
- "Bak oglum" demis. "Burdan böyle öküzü yolluyosun... aha diger taraftan sosis olarak çikiyor, bu kadar basit anladin mi?".
Çocuk dinlemeden basini sallamis, sallamis ta... sonra babasinin yüzüne ***** ***** bakmis ve;
- "peki buba, burdan sosisi goysak,oteki taraftan öküz olarak çukar mu ?"
diye merakla sormus. Babasu hemen cevaplamis:
- "Maalesef evladim, o teknoloji bir tek senin ananda var..."


AVCI
80 yaşında bir adam doktora gider. Doktor adamın sağlığını sorduğunda adam "harika, 18 yaşında bir karım var ve benden hamile" der. Doktor bir kaç dakika düşündükten sonra adama döner ve "sana bir hikaye anlatacağım "der";
Avlanmaktan çok hoşlanan bir adam varmış. Her gün tüfeğini alarak ava gidermiş. Fakat bir gün dalgınlıkla yanına tüfek yerine şemsiyesini almış. Ormana gitmiş. Ağaçların arasında yürürken karşıda bir geyik görmüş. Hemen şemsiyeyi çıkartmış nişan almiş ve ... pat ... geyik yere yığılmış. "Adam şaşırmış ve doktora dönerek" olamaz ... başka birisi vurmuş olmalı" demiş.
Doktor "KESiNLiKLE
türk ölüp...cehenneme gidecekleri kesinleşince
şeytan bunlara kuralları sıralamaya başlamış..ve son olarakta
iki cehennemin olduğundan bahsetmiş biri avpupa birliği cehennemi, diğeride
türkiye cehennemi..tabii bir süre düşündükten sonra biri demişki ben
avrupe cehennemini istiyorum.."en azından adamlar zengin ne ararsam bulurum.. orası daha iyidir" demiş..diğer ikiside biz türküz
türkiye cehennemine gideriz..sonra şeytan açıklamış..avrupa cehennemine gidenler günde 1 kepçe .ok yiyecek..türk cehennemine gidenler 3 kazan )
avrupayı seçen seçiminin verdiği mutlulukla güle oynaya avrupa cehennemine gitmiş..tabi diğer ikiside..
3 ay sonra buluşmuşlar bi yerde
türkiye cehennemine gidenler şen şakrak konuşuyolarmış..avrupa cehennemine gidende yüzünden düşen bin parça vaziyetinde gelmiş..bunların halini görünce..
"ulan ben günde 1 kepçe .ok yiyom imanım gevriyo siz 3 kazan .ok yiyosunuz hala gülüyosunuz"..türkiye cehennemindekiler dahada kahkahalara boğularak..
"olum bizimki türkiye cehennemi bir gün .ok oluyo kazan olmuyo bazen kazan olmuyo .ok olmuyoo. anlıyacağın 3 aydan beri bi .ok yemedikk"...
Florida, Miami modası var ya sanatçılarımızda. Banu Alkan da
atlamış gitmiş Miami'ye. Türkiye'deyken demişler ki, "Florida timsah cennetidir. Timsah orada çok ucuzdur."
Banu bir timsah ayakkabı almak için hemen ilk dükkana dalmış. Seçmiş. Fiyat? Ateş pahası… Öbür dükkan… Ateşpahası… Tepesi atmış Banu'nun. Tezgahtara bağırmış: "Şimdi gider, kendime bir timsah avlarım. O zaman daha uygun bir fiyatla timsah ayakkabım olur."
"Hemen," demiş tezgahtar, "hemen gidin. Büyük bir tane yakalayın ama."

Banu dalmış Florida'nın uçsuz bucaksız bataklıklarına. Akşam tezgahtar evine dönerken bir bakmış Banu. Elinde bir tüfek… Sulara dalmış... 5 metre boyunda bir timsah da ona doğru yüzüyor... Kıyıda 10, 12 timsah ölüsü, sırtüstü çevrilmiş yan yana yatıyor.

Çekmiş tetiği Banu. Tam açık ağzından vurmuş hayvanı. Sürükleyerek kıyıya çekmiş. Bin güçlükle sırtüstü çevirmiş ve öfkeyle bağırmış:
"Hay Allah kahretsin.! Bunun da ayakkabısı yok!"

Adam karısıyla arabada giderken polis sirenini duymuş, hemen sağa
çekmiş ve polis gelmiş:

"Buyrun memur bey?"
"Beyefendi direksiyon başındayken cep telefonuyla konuşuyordunuz
"Yok efendim sadece bip yaptı, ben de şarjı mi bitiyor diye baktım"

Karisi lafa atlamış:
"Aaa yapma hayatim. yarim saattir ortağınla iş görüşmesi yapıyordun telefonda"

Adam karısına tip tip bakarken polis yine sormuş:
"Beyefendi emniyet kemerinizi neden takmıyorsunuz???"
"Memur bey takmıştım ama sizin geldiğinizi görünce durduktan sonra
çözdüm"
Karisi yine atlamış: "Aman sekerim sen de o kemeri hayatında bir kere taktın mi acaba...."

Adam kadına bir tane patlatmamak için kendini zor tutarken; polis bu
sefer de arabayı incelemeye başlamış vee... -"Beyefendi bakar misiniz sağ sinyaliniz de kırık"

"Aaaa.. kırık mi?? Sabah yola çıkarken kontrol ettim kırık diildi... yolda oldu galiba, hiç de fark etmedik"

Karisi çenesini tutamamış yine:
"Amma da attın kocacım, sana 3 haftadır söylüyorum artık su kırık
sinyalin icabına baktır diye....."

Adam en sonunda dayanamamış bağırmış:
"BANA BAK SEN SUSUCAK MISIN ÇAKICAM SIMDI SURATININ ORTASINA!!"

Polis kadına sormuş: "Hanımefendi esiniz size hep böyle mi davranır?"

Kadın cevap vermiş:
"Yok canim....sadece alkollü olduğu zaman"

Halı yıkama makinesi pazarlayan satıcı, bir apartmanda, bir dairenin kapısını çalmış kapıyı açan bayana,

- Hanımefendi, bu elimde görmüş olduğunuz kovanın içinde at pisliği var, demiş ve bu bir kova pisliği halının üzerine savurarak döküvermiş. Sonra

da

- Hanımefendi, bu görmüş olduğunuz, halı yıkama makinesi ile 10 dakika içinde bunu temizleyemezsem, bu b..ku yiyeceğim!

Kadın satıcıya şöyle bir bakmış ve şöyle demiş :

- Beyefendi, üstüne domates sosu veya mayonez ister misiniz?

- Anlamadım hanımefendi..

- Elektrikler kesikde!


Yillarca, iki kahraman heykeli, biri erkek, biri disi, birbirlerine bakar durumda parkta dururlarmis, bir gun bir melek cennetten gelene kadar...
"Sizler iyi ve ornek heykel oldunuz, bu yuzden ben de size ozel bir hediye verecegim. Yarim saat icin sizi canlandiracagim, siz de bu sure icinde ne isterseniz yapabileceksiniz!" demis.
Ve melek ellerini cirpar cirpmaz heykeller canlanmis, birbirlerine biraz utanarak yaklasmislar, ama sonra hizla parktaki caliliklarin arkasina kosmuslar. Kisa bir sure sonra caliliklarin arkasindan kikirdesmeler, kahkahalar duyulmus, calilar sallanmis. Onbes dakika sonra, caliliklardan cikmislar, ikisinin de yuzunde genis bir tebessum varmis.
"Onbes dakikaniz daha var!" demis melek, gozlerini anlamli anlamli kirparak... Disi heykelin yuzundeki tebessum biraz daha yayilmis ve erkek heykele donmus:
"Harika! Ama bu sefer guvercini sen tut, ben yapcam kafasina !..."
bir gün haydar isimli bir adam kız arkadaşıyla buluşmak için
restorana gitmiş oturup kızı beklemeye başlamış bi bakmış ki 2-3
masa ileride kadir inanır gitmiş yanına
- kadir ağabey bir imza alabilir miyim? demiş
kadir inanır:
- tabi. demiş vermiş imzayı adam gitmiş oturmuş yerine bi kaç dakika
geçmiş haydar kalkmış yerinde
- kadir ağabey birazdan kız arkadaşım gelecek geçerken bir selam
verirmisin ya karizma olur. demiş
kadir inanır:
- tamam olur.demiş
ardından adam dayanamamış kalkmış yerinden yine
- kadir ağabey be yanımızdan geçerken selam verip iki muhabbet
edermisin ya çok sağlam karizma yaparız demiş
kadir inanır:
- iyi tamam hadi geç otur yerine ben giderken uğrarım sizin masaya
demiş.
adamın kız arkadaşı gelmiş oturmuşlar muhabbet ederken kadir inanır
gelmiş
- haydar naber abi? demiş
haydar:
- kadir bi s... git ya....

üç arkadas tren istasyonuna gitmisler. içlerinden biri giseye
yaklasip bilet almis ve trenin kalkmasina ne kadar zaman oldugunu
sormus.

- bir saat on bes dakika... arkadaslarına dönmüs:
- daha çok var, hadi gidip su karsıkı kafede çay içelim... oradan
buradan derken laf lafı açmis... birden
tren düdügüyle kendilerine gelmisler.
kosarak disari firlamislar ama, nafile... tren kaçmis..
sormuslar:
- sonraki tren ne zaman?
- bir buçuk saat sonra... yine dönmüsler kafeye. yine çay, yine laf
ve derken yine düdük sesi...
kosmuslar ama bu defa da treni kaçirmislar.
bir saat sonra bir tren daha varmis. dönmüsler kafeye...
ama bu kez uyanik duruyorlar.
trenin sesini duyar duymaz kalkmislar ve kosmaya baslamislar.
içlerinden ikisi; biri bir vagona, digeri baska vagona zar zor
yetismis...
üçüncü ise geride kalmis ve yetisememis...
bir süre dövündükten sonra baslamis katila katila gülmeye.
durumu gören istasyon memuru dayanamayip sormus:
- hem treni kaçirdin hem gülüyorsun!
- nasil gülmeyeyim!... onlar beni ugurlamaya gelmisti...
temel manisa yı gezerken akıl hastanesine yolu düşer.

hastane içinde yetkililerle dolaşırken 'test odası diye bir levha gözüne ilişir. sorar 'bu ne iş' diye..

doktorlar odayı açar, gezerken bir yandan anlatırlar...

'efenim burası bizim ilk test odamızdır' diye.. sonra devam ederler.. ' gördüğünüz gibi burda ağzına kadar su dolu bir küvetimiz var.. buraya şüpheliyi sokar ve sonra kendisine bir çay kaşığı, irice bir kepçe ve bir de kova veririz sonrada kendisinden suyu taşmadan boşaltmasını isteriz...'

temel - 'haaaaa.. anladım.. akıllı olan kovayı seçiyor muhakkak.......'

doktorlar - 'hayır efenim.. akıllı olan tıpayı çekiyor muhakkak....'

azeri, ermeni ve çeçenlerden oluşturulan kafkasya milli takımı dünya kupasına gönderilir, finale kadar çıkıp orada da brezilya'yı 5-0 mağlup eder. bu işten bir şey anlamayan dünya komuoyu adına haberciler maçın sonunda hakeme sorarlar 'hocam nası oldu bu iş?' diye. hakem şöyle açıklar: 'adamlar dağılımı çözmüş. forvete çeçenleri koymuşlar, geçit vermeyen bıçaklanır, ağzı burnu dağılır. defansta azeriler var; geçmek için rüşvet vermek gerekir. kaleye de bi ermeni koymuşlar, golü atsanız da 'yemedim' der, kanıtlayamazsınız
98 dünyakupasını FRANSA milli takımının kanzandığını gören Fatih Terim hemen ilk uçakla fransaya fransanın hocasından taktik almaya gider.Fatih hoca,fransanın hocasına

"ya hocam sız nasıl şampiyon oldunuz özel bir yöntem mi kullanıyosunuz" der. Bunun üzerine fransa milli takımını hocası

"Yo hayır.Ben sadece futbolcularıma zeka testi uyguluyorum.Bakın" der ve Fransa milli takımında forma giyen Zidane ı yanına çağırır ve şöyle der "Zidane senin ananın babanın çocuğu ama kardeşin değil, kim bu?" der.

Zidane da "Benim, hocam"der.

Fatih Terim de aynı şeyi kendi futbolcularında uygalaya karar verir ve Istanbula geri dönüp Hakan Şükürü yanına çağırır ve

"Hakan senin ananın babanın oğlu ama kardeşin değil,kim bu?" der, Hakan da

"Hihi bi dakka hocam gidip bi Hagi ye sorayım hihi" der. Hagi ye gidip

"Hagi senin ananın babanın oğlu ama kardeşin deil,Kim bu?" der Hagi de

"benim tabiki" der. Bunun üzerine Hakan şükür Fatih hocaya döner ve "Hagiymiş hocam" der..

Fatih terimde"Saçmalama oglum ne hagi si.. Zidane" der..
 
   
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol